Türkiye'de Toplumsal Uzlaşı ve Demokratikleşme Sorunu
Son yıllarda Türkiye'de Abdullah Öcalan ve PKK üzerinden yapılan tartışmalar yeniden gündeme getirildi. Ancak bu tartışmaların altında yatan asıl sorun, sadece bir "Kürt sorunu" değil, daha geniş çaplı bir demokratikleşme sorunudur. Türkiye’nin içinde bulunduğu mesele, sadece belli bir etnik gruba dair taleplerle sınırlı olmayıp, toplumun tüm kesimlerini kapsayan daha kapsamlı bir demokratikleşme ihtiyacıdır.
Eli Kana Bulaşmışlarla Görüşmek Çözüm Değildir
Toplumsal uzlaşı, eli kana bulaşmış terör örgütü liderleriyle yapılacak müzakerelerle sağlanamaz. PKK’nın uzun yıllardır sürdürdüğü silahlı mücadelenin, topluma verdiği zararlar göz ardı edilemez. Bu noktada, terör örgütleriyle müzakere etmek topluma güven vermediği gibi, devletin meşruiyetini de zedeler. Demokratik çözüm arayışları, silaha başvurmayan ve şiddeti reddeden meşru temsilcilerle yürütülmelidir.
Kürt Sorunu Değil, Demokratikleşme Sorunu
Türkiye’deki meseleye "Kürt sorunu" demek, sorunları dar bir perspektifle ele almak anlamına gelir. Sorun, Kürt yurttaşların hak talepleri kadar Türkiye’nin genel demokratikleşme açığıyla ilgilidir. Demokratikleşme, sadece Kürtlerin değil, tüm yurttaşların hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi anlamına gelir. Bu nedenle, Kürt sorunu, daha geniş bir vatandaşlık ve haklar sorunu olarak ele alınmalı ve demokrasi çerçevesinde çözülmelidir.
Toplumsal Uzlaşı Nasıl Sağlanır?
Toplumsal uzlaşının sağlanabilmesi için aşağıdaki 5 temel ilke göz önünde bulundurulmalıdır:
Demokratik Temsiliyetin Güçlendirilmesi
Türkiye’deki tüm vatandaşların siyasi alanda temsil edilmesi ve sesini duyurabilmesi sağlanmalıdır. Kürt yurttaşlar başta olmak üzere, toplumun farklı kesimlerinin de demokratik sürece katılımı teşvik edilmeli ve siyasette yer bulabilmeleri sağlanmalıdır.
Hak ve Özgürlüklerin Genişletilmesi
Kültürel özgürlükler ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi talepler, sadece Kürt yurttaşlar için değil, toplumun tüm kesimlerine tanınmalıdır. Ancak bu haklar, terör örgütlerine taviz olarak değil, evrensel insan haklarının bir gereği olarak sunulmalıdır.
Hukukun Üstünlüğü ve Adalet
Silahlı mücadeleye ve terör faaliyetlerine karışan kişilerle değil, demokratik çerçevede hak arayışında olan meşru temsilcilerle diyalog kurulmalıdır. Silah bırakmayan gruplar demokratik uzlaşı süreçlerinde yer alamazlar. Adaletin ve hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde barış süreçleri yürütülmelidir.
Toplumsal Diyalogun Güçlendirilmesi
Toplumun her kesimini kapsayan geniş bir diyalog süreci başlatılmalı ve sivil toplum örgütleri, yerel liderler, kanaat önderleri bu sürece dahil edilmelidir. Kürt sorunu yalnızca Kürt yurttaşlarla değil, Alevilerden azınlıklara, gençlerden kadınlara kadar herkesin dahil olacağı bir toplumsal barış çabasıyla çözülmelidir.
Barış Kültürünün Yaygınlaştırılması
Eğitim sisteminde reformlar yapılarak hoşgörü, birlikte yaşam ve barış kültürü yeni nesillere öğretilmeli. Toplumsal barış ancak toplumun tüm kesimlerine bu değerlerin yerleştirilmesiyle kalıcı hale gelebilir.
Demokratikleşme Anahtarı
Türkiye’de çözüm, terör örgütü liderleriyle müzakere etmekte değil, demokratikleşme sürecini genişletmekte yatmaktadır. Kürt meselesi başta olmak üzere Türkiye'nin bütün sorunları, ancak demokratik temsilin güçlendirildiği, hukukun üstünlüğünün sağlandığı ve hakların genişletildiği bir ortamda çözülebilir. Silahların susması ve toplumun barış içinde bir arada yaşaması, adalet ve özgürlüğün herkes için güvence altına alındığı bir Türkiye inşa etmekle mümkündür.

Comentários