Bu ülkeyi terk eden değil, değiştiren gençler kazanacak.
- Nilay Ateşoğulları
- 3 Haz
- 1 dakikada okunur
Türkiye sadece ekonomik bir krizle değil, çok daha derin bir sorunla karşı karşıya: Toplumsal tükenmişlik sendromu yaşıyoruz.
Halkın büyük bir kısmı artık öfkeli bile değil. Sessiz, yorgun ve yılgın. Uzun yıllardır süren baskı, adaletsizlik, ekonomik sıkıntılar ve geleceksizlik duygusu, toplumu adım adım tüketti. Sandığa olan güven azaldı. Sokağa çıkma cesareti kırıldı. İtiraz etme hakkı unutturuldu. İnsanlar artık sadece “bir gün daha atlatalım” modunda yaşıyor.
Bu durumdan en çok etkilenenler ise gençler.
Ne torpilleri var, ne de umutları.
Ülkelerinde değer görmediklerini düşünüyorlar.
Yurt dışına gitmek, başka bir hayat kurmak artık bir tercih değil; bir hayatta kalma stratejisi haline geldi.
En yaratıcı, en cesur, en üretken gençler bile sessizleşti.
Bir nesil artık hakkını aramaktan değil, hissetmekten yorulmuş durumda.
Eskiden “düzen böyle” deyip geçilirdi.
Şimdi “zaten hiçbir şey değişmeyecek” deniliyor.
İşte bu en tehlikeli eşik: Toplumsal kabulleniş.
Ama bilinsin ki her şey bu kadar karanlık değil.
İyi şeyler de oluyor ama sessiz kalıyor.
Gençler hala direniyor. Kadınlar, öğrenciler, emekçiler mahalle mahalle örgütleniyor.
Sesleri medyada yer bulmasa da, bu topraklarda hala umut var.
Çünkü bu ülkeyi kurtaracak olan ne sadece bir seçimdir ne de bir tweet.
Kurtuluş, yeniden birbirimize inanmaktan geçiyor.
Umutsuzluğa karşı örgütlü umut üretmekten geçiyor.
Bir kişi değişirse hiçbir şey değişmez.
Ama insanlar “birlikte değiştirebiliriz” dediği gün,
Türkiye yeniden nefes alır.
Ve gençler yeniden hayal kurmaya başlar.
Ey umutsuz genç kardeşim;
Yalnız değilsin.
Yorgunsun, biliyorum. Ama biz buradayız.
Bu ülkeyi terk eden değil, değiştiren gençler kazanacak.

Comments